21:15
22 Eylül 2024
‘’Türkiye, Yat ve Tekne Sektörüyle 2 Milyar Dolara Yaklaşan Bir Büyüklüğe Ulaşarak Küresel Pazarda Güçlü Bir Konumda Yer Alıyor”
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
01 Jul 2025
Türkiye, yat ve tekne sektörüyle hem yerel hem de küresel pazarda büyük bir ekonomik potansiyele sahip. Yıllık 450 milyon euro yat alım satım hacmi ve 2 milyar dolara yaklaşan sektörel büyüklük, ülkenin denizcilik alanındaki güçlü konumunu gözler önüne seriyor. Ancak, bu potansiyelin daha etkin kullanılabilmesi için yabancı yatırımcıların sektöre girişi ve vergi reformları gibi stratejik adımların atılması gerektiğini belirten YATED (Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bekiroğlu, Türkiye’nin yat turizmi ve denizcilik altyapısının sürdürülebilir yatırımlar ve çevre dostu teknolojilerle daha da güçleneceğini, böylece Akdeniz’in yatçılık lideri olma yolunda önemli fırsatlar sunacağını vurguladı.
Türkiye, denizcilik ve yatçılık açısından coğrafi olarak büyük avantajlara sahip. Ancak, bu avantajları küresel pazarda daha etkili bir şekilde kullanabilmek için, sektördeki rekabet gücümüzü artıracak stratejiler geliştirmek önemli. Bu bağlamda, Türk yat ve tekne endüstrisinin küresel pazardaki rekabet gücü hakkında ne düşünüyorsunuz?Türkiye’nin bu alandaki güçlü yönleri ve zorlukları nelerdir?
Türkiye’de yat ve tekne sektörü, yıllık 450 milyon euro civarında bir yat alım satımı hacmiyle büyük bir ekonomik potansiyele sahip. Türk yat ve tekne endüstrisinin yan sanayiyle birlikte ekonomik büyüklüğü ise 2 milyar dolara yaklaşmaktadır. Pazarın yıllık büyüme oranı ise ortalama %20 seviyelerinde. Ancak, sektördeki bu potansiyelin daha etkin bir şekilde kullanılabilmesi için bazı önemli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Özellikle, yabancılara Türk bayraklı tekneye yatırım yapma şansının verilmemesi, yabancı yatırımcıların sektöre etkisini sınırlamaktadır.
Türk bayraklı teknelerin dışında kalan teknelerin charter faaliyetlerinde kullanılamaması, aslında sektöre büyük bir avantaj sağlamaktadır. Ancak bu avantajın daha iyi değerlendirilmesi için, tekne parkımızın genişletilmesi adına yabancılara da Türk bayraklı tekneye yatırım yapma fırsatı tanınmalıdır. Devlet eliyle yapılacak düzenlemeler ve vergi reformları, sektördeki adaletsizlikleri ortadan kaldırarak, Türkiye’yi kısa süre içinde Akdeniz yatçılık pazarının lideri konumuna getirebilir. Özellikle vergi dezavantajlarının ortadan kaldırılması, sektördeki hareketliliği sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde sürdürebilmek için büyük önem taşımaktadır. 2017’de yapılan vergi iyileştirmeleri ile sektörde önemli bir hareketlilik sağlanmıştı. Bu iyileştirmelerin, günümüzde yeniden değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Vergilendirme meselesi, özellikle tekne kiralama ve satın almanın yanı sıra, yüksek vergilerin yeni yatırımların önünde bir engel oluşturduğunu unutmamak gerekir. Yüksek vergiler, ülkeye yapılacak yeni yatırımları ve yeni teknelerin filo kapasitesine katılımını olumsuz etkilemekte, bu da Türkiye’nin charter potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilmesine engel olmaktadır. Bu nedenle, sektörde daha fazla yatırımcı çekebilmek ve Türkiye’nin charter filosunu genişletmek için vergi iyileştirmelerinin yeniden gündeme gelmesi gerektiği açıktır.
YATED 1, atık toplama kapasitesi açısından diğer tekneler arasında en yüksek kapasiteye sahip olan teknedir.
Çevresel sürdürülebilirlik, dünya çapında her sektörde olduğu gibi yat ve tekne endüstrisinde de giderek daha fazla önem kazanıyor. Yeşil teknolojiler, enerji verimliliği ve çevre dostu üretim süreçleri sektörü dönüştürme potansiyeline sahip. Bu noktada, sektörde hangi teknolojik gelişmeler ve inovasyonlar ön planda? Yeşil teknolojilerin yat ve tekne üretimine etkisi nasıl değerlendirilebilir?
Bu denizler kirlenirse, sadece ülkemizin masmavi denizlerini değil, aynı zamanda ekmeğimizi de kaybedeceğiz. Bizim gelirimiz buradan sağlanıyor ve çocuklarımızın iş imkânları da bu sektörden doğacak. Yeni nesillere temiz bir deniz bırakmak, bizim boynumuzun borcudur. Bu sorumlulukla, ilk atık toplama teknemizle bu yıl göreve başladık. Bir tekne, 1 birime de mal edilebilir, 10 birime de. Ancak, bu işe ayırdığımız finansmanın kaynağı ve geri dönüşüm sürecinin optimizasyonu çok önemli. Bu amaçla yaklaşık 300.000 Euro kaynak ayırdık ve bugüne kadar bu parayı teknemize yatırdık. Teknede, yedekli pompalama sistemleri ve çalışanların konforunu düşünerek klima sistemleri de mevcut. Ayrıca, ekip üyelerimizin rahatça uyuyabileceği ve duş alabileceği alanlar tasarlandı. 15 Ağustos tarihinde Göcek’te operasyonlarımıza başladık ve amacımız, bu kapasiteyi artırarak devam etmektir.
Küresel tedarik zinciri zorlukları, birçok endüstriyi etkilerken yat ve tekne üreticileri de bu durumu hissediyor. Yatların üretimi, yüksek kaliteli malzeme ve bileşenlere dayalı bir süreç olduğu için lojistik ve tedarik zinciri aksaklıkları ciddi sorunlara yol açabiliyor. Sektördeki bu tedarik zinciri zorlukları nelerdir ve bunların aşılması için sektör olarak hangi adımlar atılabilir?
Yat turizmi, yurt dışından oldukça yüksek talep görüyor. Ancak, bu büyük potansiyele rağmen kapasite yetersizliği söz konusu. Marinalar, sadece doğrudan yat turizmi sektörüne kazanç sağlamıyor; aynı zamanda bulundukları bölgelere bir ekosistem getirerek, o bölgedeki pek çok küçük işletmeye de katkı sağlıyor. Marketlerden restoranlara, hediyelik eşya dükkanlarından yat malzemeleri satan mağazalara, tekstil mağazalarından kuaförlere kadar geniş bir yelpazede hacim yaratıyor. Tekne turistleri, haftalık 600-700 dolar harcama yapan kitle turistlerinin 3-4 katından, hatta 15 katına kadar daha fazla harcama yapıyor.
Kitle turizminin 4-5 katı gelir getiren tekne turizmi, önemli bir ekonomik potansiyele sahip olmasına rağmen, sektörde devlet desteği ve regülasyonu gerekmektedir. Ayrıca, tekne turistlerinin ödediği vergilerdeki adaletsizlik dikkat çekiyor. Örneğin, 600 dolarlık turizm geliri bırakan otel turisti yüzde 10 KDV öderken, teknecilerde bu oran yüzde 20’ye çıkıyor. Bu adaletsizlik mutlaka düzeltilmelidir. Bir otelde konaklayan turist, oda ücretlerine yalnızca yüzde 10 KDV yüküyle karşılaşırken, tekne kiralamak isteyen turistler için bu vergi oranı yüzde 20’ye çıkmaktadır. Bu durum, otellerin rekabet gücünü artırarak, onları göreceli olarak daha cazip hale getirmektedir. Böylece, tekne kiralamaları ile otel odası fiyatları arasında vergi açısından bile yüzde 10’luk bir fark oluşuyor. Bu da turistin tercih aşamasında yat turizmini olumsuz etkileyen, talebi zorlayıcı önemli bir faktör oluşturuyor. Bu nedenle, tekne kiralamaları için uygulanan KDV oranının otellerde olduğu gibi yüzde 10 olarak düzenlenmesi, sektöre daha fazla katkı sağlayacak ve ekonomiye büyük fayda sağlayacak şekilde tekne turistinin sayısını artıracaktı Türkiye’de yatçılık ve deniz turizmi, genellikle elit bir yaşam tarzı olarak algılanmakta, ancak bu alanda iç pazarın büyümesi için ciddi bir potansiyel bulunmaktadır.
Yat sahipliği ve deniz turizmi gibi konularda toplumda daha fazla bilinç oluşturulması, sektöre olan ilgiyi artırabilir. Türk yatçılık sektörünün yurtiçi tüketicilere yönelik pazarlama stratejileri nasıl şekilleniyor? Yat sahipliği ve deniz turizmi konusundaki bilinç artırılabilir mi? Dünya genelinde yat charter sektöründe belirgin ve tutarlı bir pazar büyümesi devam etmektedir.
Mahremiyeti ve özgürlüğü son derece destekleyen izole tatillere olan ilgi, tatilin her anının özelleştirilebilmesi ve en verimli şekilde kullanılabilmesi, mobilite sayesinde monotonluktan uzak olma imkânı ve verdiği ayrıcalıklı olma hissi ile tekne kiralama, her geçen yıl daha fazla tercih edilen bir tatil seçeneği haline gelmektedir. Buna bağlı olarak artan talep ile birlikte arz da çoğalmakta, pazar büyümektedir. Taleple arz arasındaki korelasyon doğrultusunda pazar büyüdükçe, yeni aktörler için cazibe yaratılmakta ve sektöre her geçen gün yeni oyuncular katılmaktadır. Ancak, küçük girişimler, eski ya da yeni oyuncu olmasına bakılmaksızın, güçlü kurumsal ve finansal yapıya sahip firmalar karşısında zamanla, özellikle hizmet noktasında, rekabet sıkıntısı yaşayacaktır. Yeni firmaların yat kiralama sektörüne girişi, sektörün büyümesiyle paralel bir şekilde ilerlese de artan talepe rağmen firmaların pazar payı dağılımında anlamlı bir değişiklik olmamaktadır. Bu durum, yat charter sektörünün, uyandırdığı cazibeyi ve ilgiyi zamanla kaybetmesine yol açacak ve yeni yatırımcıların sektöre gösterdiği ilgi azalmaya başlayacaktır. Pazar büyüse de, firmaların aldığı paylar arasındaki anlamlı farklar oluşmadığı için, sektör sonunda daha köklü ve kalıcı kurumsal firmaların lehine şekillenecektir.
Üyelerimizin de desteğiyle, YATED 1’i ürettik. YATED 1, atık toplama kapasitesi açısından diğer tekneler arasında en yüksek kapasiteye sahip olan teknedir. Teknemiz, tek seferde 20.000 litre atık toplama kapasitesine sahip ve güneş panelleri ile kendi enerjisini üretebiliyor
Türkiye, denizcilik açısından çok önemli bir coğrafyada yer almasına rağmen, sektördeki altyapı yetersizlikleri zaman zaman büyüme potansiyelini engelleyebiliyor. Limanlar, marinalar ve diğer denizcilik altyapılarının sektöre katkısı oldukça büyük. Ancak bu altyapıların daha da iyileştirilmesi, sektörel büyümeyi hızlandırabilir. Türkiye’nin denizcilik altyapısı, yat ve tekne endüstrisinin gelişmesi için ne kadar uygun? Limanlar, marinalar ve diğer altyapı yatırımları sektöre nasıl katkı sağlıyor?
Sektörün büyümesindeki en büyük sorun, yetersiz bağlama yeri teminidir. Mevcut marinalarımız ve barınaklarımız, kabaca 15-20 yıl önceki trendlere göre planlandığı için, hem niceliksel olarak yetersiz kalmakta hem de yeni trendler doğrultusunda büyüyen tekne boyutlarına cevap verememektedir. Yatırım süreçlerinin hızlandırılması, kıyı alanlarının kira sürelerinin uzun tutulması ve ecrimisil ile kira artışlarının kontrol altına alınması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, kıyı master planı hazırlanarak, koylar dışındaki Hazine arazilerinde uzun dönemli tahsislerle kıyı tesisi yapılabilecek alanların belirlenmesi gerekmektedir. Tüm paydaşların bir araya gelerek, yatırım taleplerini kısa sürede değerlendirebileceği bir sistem oluşturulmalı ve otel sektöründe olduğu gibi teşvik destekleri sağlanmalıdır. Bununla birlikte, düşük maliyetle kıyı tesisi yapmak adına koylarımıza zarar verirsek, hem sektörü hem de çevreyi olumsuz etkileriz. Bu nedenle, mevcut kıyı tesislerinden ziyade, başlangıç maliyeti yüksek olsa da hâlihazırda kullanılmayan doğru yerlerin seçilerek, katma değer yaratılması daha sürdürülebilir bir yaklaşım olacaktır.
Türkiye yat ve tekne sektörü, yıllık 450 milyon euro yat alım satımı ve yan sanayiyle birlikte 2 milyar dolar büyüklüğe ulaşırken, pazar yıllık yüzde 20 büyüyor Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Türkiye’de yat ve tekne sektörünün büyüklüğü, yıllık yat alım satımında yaklaşık 450 milyon euro civarındayken, Türk yat ve tekne endüstrisinin yan sanayi ile birlikte ekonomik büyüklüğü 2 milyar dolara yaklaşmaktadır. Pazarın yıllık büyüme oranı ise ortalama yüzde 20 seviyelerindedir. Ancak, sektördeki büyük potansiyele rağmen yabancılara Türk bayraklı tekneye yatırım yapma imkânı verilmemesi, yabancı yatırımcıların etkisini sınırlamaktadır. Türk bayraklı tekneler dışında kalan teknelerin charterda kullanılamaması sektöre önemli bir avantaj sağlasa da, bu avantajın daha verimli kullanılması için tekne parkımızın genişletilmesi adına yabancılara da Türk bayraklı tekneye yatırım yapma fırsatı sunulmalıdır. Ayrıca, devlet tarafından yapılacak düzenlemelerle vergilendirmelerdeki adaletsizliklerin giderilmesi, Türkiye’yi kısa sürede Akdeniz yatçılık pazarının lideri konumuna getirebilecek önemli bir adım olacaktır. 2022 yılı itibarıyla üretim tarafında ciddi bir artış yaşanmış, şu an itibarıyla 1-2 yıl içinde, hatta daha büyük projelerde daha hızlı üretim yapılması mümkün hale gelmiştir. Türkiye’de şu anda 85 adet tersane bulunmaktadır ve buralarda yüksek kapasiteli üretimler gerçekleştirilmektedir. Sektörün istihdama katkısı ise yaklaşık 200 bin kişiye ulaşmaktadır.
Yated
Popüler İçerikler
Bültene Kaydol
Gelişmelerden haberdar ol
İlgili İçerikler
Uluslararası Limanlarda “Ok-to-Board” Sistemi İçin KTÜ DUİM Mezunlar Derneği’nden Çözüm Çağrısı
Türk gemi insanlarının uluslararası görevlerde karşılaştığı vize engelleri giderek artmakta ve çözüm beklemektedir. KTÜ DUİM Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Orhan KASAP, konuyla ilgili çözüm çağrısında bulundu.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
07 Jul 2025
Sektör İçin Nitelikli İnsan Yetiştiren Üniversitemizin Amacı, Sadece Türkiye’nin Değil Dünyanın En İyi Denizcilik Üniversitesi Olmak”
Piri Reis Üniversitesi, modern denizcilik teknolojilerine hâkim, uluslararası kuralları bilen ve küresel ölçekte yetkin uzakyol zabitleri ile mühendisler yetiştirmeyi hedeflemektedir. IMO standartlarına uygun eğitim programları, sektörel iş birlikleri ve uygulamalı staj imkânlarıyla mezunlarının dünya çapında istihdam edilebilirliğini artırmayı amaçlayan üniversite; deniz teknolojileri, deniz güvenliği, otonom sistemler ve yeşil enerji alanlarında bilimsel çalışmalar yürütmektedir. Piri Reis Üniversitesi’nin nitelikli denizciler yetiştirme noktasında önemini ve hem globalde hem de Türkiye’deki denizcilik sektörünü Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiz Arıca ve Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ezgi ile konuştuk.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
03 Jul 2025
Yelkeni Denizle Kurduğumuz Bağı Yeniden Tanımlayan Kültürel ve Stratejik Bir Araç Olarak Konumlandırıyoruz”
Yelken sporu sadece performans sporcusu yetiştirmekle kalmıyor aynı zamanda denizciliğin muhtelif sahalarına sektör insanı yetiştiriyor. Küçük yaşta yelkenle tanışan birçok genç uzak yol kaptanlığını, deniz turizmi teknelerinde kaptanlık, gemi mühendisliği, gemi işletmeciliği ve benzeri birçok denizcilik alanında kariyer yapıyor. Yelken sporunun denizcilik sektörü için önemini ve Türkiye Yelken Federasyonu’nun yelken sporunun gelişmesi için gerçekleştirdiği çalışmaları konuştuğumuz Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak “Türk denizciliğinin gelişmesi için yelken sporuna daha fazla yatırım yapılması gerektiğine inanıyorum.” dedi.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
01 Jul 2025